23 Mart 2014 Pazar

Köpeklerin Savaşı

 İktisat felsefesinin cevap aradığı iki temel soru vardır;

Biri DEĞER (!) sorusudur. Yani bir malın değerinin neye göre belirleneceği sorusudur.
Tarih içerisinde farklı görüşler çıkmıştır..
 Kimi iktisatçılar ''az bulunurluk'' demiştir ( yani bir mal az bulunuyor yada zor elde ediliyorsa değerlidir)
 Kimi iktisatçılar '' fayda '' demiştir (yani bir mal faydalıysa değerlidir, fayda katsayısı arttıkça değeride artar gibi)
 Karl Marx '' emek '' demiştir ( yani bir malı üretmek için harcanan emek miktarı o malın değerini belirler demiştir)
 Adam Smith başta olmak üzere kapitalist iktisatçılar ''arz ve talep '' demiştir. ( yani bir malın değeri arz ve talep arasında ki dengeye göre belirlenir demiştir. Arz az talep çoksa mal değerlenir, arz fazla talep azsa mal ucuzlar gibi )

 Günümüz iktisadi sisteminde malların değeri (teorik olarak) arz talep dengesine göre belirlenmektedir. ( pratikte-gerçek durumda- ise fiyatı belirleyen 80 tane etki vardır.. örneğin vergiler yahut kotalar vs..vs)

İkincisi BÖLÜŞÜM (!) sorusudur. Yani bir maldan elde edilen değerin kimler arasında nasıl bölüşüleceği sorusudur..!
 10 liraya satılan bir ekmeğin..
 ne kadarını buğdayı üreten çiftçi..?
 ne kadarını ekmeği yapan işçi,..?
 ne kadarını kira geliri elde eden dükkan sahibi..?
 ne kadarını ise fırın sahibi alacaktır..?

 En basit haliyle anlatmaya çalıştığım bu iki soru bu gün Dünya'da ve ülkemizde yaşadığımız sorunların en temelidir.

Çünkü mesele bölüşüm olduğunda teori  ve ahlak rafa kalkmış, iktisat kitaplarında yazılmayan bir dünya yöntem bölüşümde en fazla payı kapmak için kullanılır olmuştur.!

 Zaman içerisinde Silah kullanarak malları zorla almak,  hırsızlık yaparak  çalmak yahut yalan söyleyerek kandırmak gibi yöntemler de oluşmuştur.!

 Mallar üretilirken toplumsal iş bölümü içerisindeki kişilerin elde ettikleri pay, kişileri tatmin etmediğinde, yukarıda saydığım yöntemler.. kişiden çıkıp, önce küçük esnafın, sonra büyük şirketlerin ve en son devletlerin çok rahat kullanabildiği yöntemler haline gelmiştir.

 Şirketler ihale almak için rüşvet vermeye başlamış..
 Devletler yer altı zenginliklerini işbirlikçi/ajanlaşmış siyasiler, iş adamları, cemaatler vasıtasıyla elde etmeye başlamış.. bu işbirlikçilere kardan pay vermiş..bunlar yetmediği zamanda silah zoruyla zapt etmeye başlamıştır.

 Savaş dediğimiz şeyin özü bu dur..!!! Yani bölüşüm kavgasıdır..!

 Mesele bölüşülecek kaynaklar azalmaya başladığında başlıyor.. yiyecek azalınca Serengeti  parkındaki aslanlar sırtlanlar kavgası gibi.!

 Yani savaşlar zorunluluklardan doğuyor..!!!

 Bilinen 10.000 yıllık uygarlık tarihinde sürekli savaşlar vardır.
 Şöyle bir önerme de bulunursak ne kadar doğru olur.? 10.000 yıllık zaman çizgisinde hep savaş vardır ama bu günden sonra çıkmayacaktır..!!  Sanırım böyle bir önerme komik olur.! 10.000 yıldır olan şey yine olacaktır. Çünkü 2014 yılının  şu saatinde bile birileri,  elinde silah savaşmakta, ölmekte ve öldürmektedir. sadece henüz ülkemize sirayet etmemiştir.

 ( savaşların yöntemi değişti.. artık ekonomik savaşlar var.. teknolojik savaşlar var diye riv riv riv konuşan kardeşlerim..!! 2014 yılında elinde kalaşnikofla adam öldürenler kim ? boğaz kesenler kim ? on sene önce Irak'ta paraşütçülerin tecavüz ettiği kadınlar, neden bu ekonomik savaşı yaşamadılar da bedenleriyle ödediler..? on sene önce teknoloji daha mı az gelişmiş ti..? on sene önce nükleer silahlar yok muydu..???!!! yahut bu gün Suriye'de ki Esat neden ekonomik olarak düşmüyor da hala silahlar konuşuyor..??)

  Eğer bilimsel bir önerme olarak Anadolu topraklarında bir daha asla savaş çıkmaz diyemiyorsak... bundan sonra ikinci soru bunun ne zaman olacağıdır..? Etrafımızda yaşanan savaşların ülkemize sirayet etme zamanıdır. 500 yıl sonra mı ? 50 yıl sonra mı ? 5 yıl sonra mı ? 5 hafta sonra mı..!!!????

 Ülkenin sivil resmi tüm kurumlarının, aklını başına alma zamanı geçmiştir..!

 İktisatta bir diğer kural şu dur ; Üretmediğin bir şeyi tüketemezsin..! Araba üretmiyoruz ama tüketiyoruz.. cep telefonu üretmiyoruz ama tüketiyoruz.. petrol üretmiyoruz ama tüketiyoruz..!

1980 den beri halk olarak üretmeden tüketiyoruz..! En tepedeki milyar dolar götürdü.. en alttaki kredi kartı limiti kadar.. özü aynı hastalık..!! üretmeden lüküs tüketme isteği...!!

Şimdi tükettiklerimiz  BOP oldu.. tüm kötü kokusu ile bize  geri dönüyor..!
Bize borç verenler, paralı asker olmamızı istiyorlar ve Suriye üzerinden İran'la savaşmamızı...
Dimyat'a pirince giderken evdeki bulgurdan olmamızı.. yani  dede mirası topraklarımızı bütün yer altı ve yer üstü kaynaklarıyla beraber Barzani'ye vermemizi..
 Barzani devletine kurucu ortak olup  kaynaklara sahip olacak, önümüzdeki 50 yıl boyunca yeni kurulacak devletin vergi gelirlerine  göz koyan Yabancı devletlere hizmet etmemizi...

İstiyorlar.!

Büyük devletler kendileri savaşmak yerine, köpeklerini dövüştürerek galibi belirlemek istiyorlar.!!!!!!!???

Adamların derdi ne Cemaat ne Tayyip.. adamlar paranın/kaynakların peşinde.!

3. dünya savaşı başlayalı çok oldu.. savaş alanı da orta doğu..! ve giderek sertleşecek.!

İlk kabul etmemiz gereken şey, bu saatten sonra acısız çözüm yok..!!

Ya birilerinin köpeği olarak diğer köpeklerle savaşacağız..

Yada Çankaya'dan  başlayarak Yasama da Yargı da Yürütme de temizlik yapıp,
Bu memleketi köpekleşmekten kurtaracağız.!


'






.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.